
Sana mesela ben...
Sana mesela Baudrillard’dan bahsetmek istiyorum sevgilim. Mesela aslında simülasyon kuramının bu eski dünyada 4000 sene önce de konuşulduğundan. Mesela sikindirik Office Word’ün simülasyon kelimesi yerine “benzetim” kelimesini önerdiğinden ve aslında bu kelimenin simülasyon kelimesinin verdiği anlamın 14 milyarda 1’i kadar bile anlam ihtiva etmediğinden bahsetmek istiyorum. Sana mesela kelebeğin rüyasından, sana mesela Tibet’ten, sana mesela Arabi’den, sana mesela belki de Hallac’tan… Mesela sana Amerika’ya dair sıraladığım küfürlerden oluşan şiirlerimden bahsetmek istiyorum sevgilim. Sana mesela hepitopu 300 yıllık Amerika’nın 10 bin yıllık dünya kültürüne ettiği tecavüzlerden... Ki ben şiir yazmayı bırakalı 11 yıl oldu sevgilim.
Sana mesela aşkın kimyasından bahsetmek istiyorum sevgilim.
Sana mesela bu yaşlı zannettiğimiz aslında çocuk dünyamızdaki tüm canlıların tek
derdinin genini devam ettirmek olduğundan ve bunun için geliştirilen yöntemler
arasındaki en gelişkin yöntemin aşk olduğundan bahsetmek… Ben zaten aşkı ya çok
küçümserim ya da çok abartırım ve hem zaten aşkın ortası yoktur sevgilim.
Sana mesela ağlayarak yalnız balinayı anlatmak istiyorum
sevgilim. Dünyadaki tüm balinalar birbirleriyle beraber olmak için 12-25 hertz
frekansında ses çıkarıp haberleşirken, yalnız balinanın bir ses bozukluğu
yüzünden 52 hertz ses çıkarttığı için onu hiçbir balinanın duyamadığından.. bu
yüzden ömrü boyunca yalnız kaldığından, ne ailesi ne de sevgilisi olduğundan…
Mesela sana yalnızlığın en güzel tanımının bu balina tarafından yapıldığını
anlatmak istiyorum sevgilim. İnsanın da anlaşılamadıkça yalnız kaldığından.
İnsanın ne kadar ortalama ses çıkarırsa o kadar kalabalık olduğundan ama en
ufak farklılıkta yalnızlaştığından.. Ama ağlayarak sevgilim. Sadece ağlayarak… Sana
mesela yalnızlık üzerine yazdığım şiirlerden, mesela o şiirlerde.. Hem demiş
miydim, ben şiir yazmayı bırakalı 11 yıl oldu sevgilim..
Sana mesela bir köpeğin gözlerinde, sana mesela bir köpeğin
ortası kalkmış kaşlarında gördüklerimi anlatmak istiyorum sevgilim. Sana mesela
dünyanın en zengin 500 kişisinin dünyadaki tüm gelirlerin %50’sini aldığından..
sana mesela bu 500 kişinin kazandıkları paraları 1.000’er dolarlık banknotlar
halinde her 1 saniyede götlerine soksalar bile o parayı binlerce yıl
bitiremeyeceklerinden… Sana mesela artık
vereceğim bilgiyi de abartıp en zengin 1.300 kişinin dünyanın tüm gelirinin
%94’üne sahip olduğundan.. sana mesela bizlerin aslında o acıdığımız köpek
gözlerinden, o acıdığımız ortası yukarıya kalkık köpek kaşlarından bile daha
aciz durumda olduğumuzdan bahsetmek istiyorum sevgilim.
Sana mesela bazı boktan şeylerden hiç bahsetmek istemiyorum
sevgilim. Ben sana mesela sadece Zeki Müren’den, ben sana mesela sadece Cem
Karaca’dan, mesela sadece Barış Manço’dan, sadece Beni Kör Kuyularda
Merdivensiz Bıraktın şarkısından ve mesela sadece Fikrimin İnce Gülü’nden… Ben
sana aslında sadece insanın içini, yaşadığına dair, nefes aldığına dair,
kokladığına, öptüğüne dair… Ben sana aslında yaşamın sadece o an olduğuna dair…
ama… ben sana.. sana ben..
Sana ben mesela intihar eden 16 yaşındaki kuzenimden, sana
ben mesela 4 yıldır neredeyse her gün onu düşündüğümden, sana ben mesela
ölümden… Sana ben mesela bir köyde büyüdüğümden, sana mesela 5 yaşındayken
abilerin beni bir kamyon lastiğinin içine yerleştirip bir tepeden aşağıya doğru
yuvarladığı anın hayatımın en güzel anı olduğundan… sana ben mesela sabahın
5’inde kalkıp kilometrelerce ineklerle yürüdüğümden, süt sağdığımdan, patoz
yaptığımdan, ekin biçtiğimden, tarla suladığımdan, ama ben sana mesela Türkan
Şoray’la el ele tutuşup 5 dk konuştuğumdan, ama sana ben mesela yazdığım bir
skecin youtube’ta 1 milyon izlendiğinden, ama sana ben mesela “ben senin
resmine değil de sana aşık olsaydım o zaman ne olacaktı” repliğinden, sana ben
mesela 19 yaşımda izlediğim Fight Club’tan, his name is Robert Paulson’dan..
Sana ben hayatımdaki gereksiz tüm ayrıntılardan…
Sana ben mesela yalnızlığımdan… mesela hayatın, varoluşun,
evrenin, tanrının anlamsızlığından.. sana ben mesela sonsuzluktan… Sana ben
mesela yaşadığım varoluş sancısından.. mesela edebiyattan, müzikten, sinemadan,
resimden.. Mesela Knut Hamson’dan, mesela Radiohead’ten, Red Hot Chili
Peppers’tan, mesela Hair’dan, mesela J.W. Waterhouse’tan…
Sana ben mesela Ali İsmail’den, Berkin’den, Deniz’den. Sana
mesela Erdal’dan, Ceylan’dan, Uğur’dan… 12’den, 14’ten, 16’dan. Sana mesela ben 17’den, 19’dan.. dan dan dan!!! Minicik
vücuttan çıkan 13 kurşundan!!!
Sana mesela yaşadığım büyük depremden.. 1 gün sonra yanına
çıkmak için eşyalarımı toparladığım Ebubekir’in yerleşeceğim evde göçük altında
kalışından.. 20’sinde ölüşünden.. Sana mesela 3 takla atıp da burnumun bile
kanamadığı kazadan… Sana mesela ellerimin arasında gezip beni sokmayan
akreplerden… Efsunlu oluşumdan.. Sana mesela yediğim dayaklardan.. Mesela
burnumun kırılmasından.. Erkeklik gururumdan ve benim de attığım dayaklardan..
sinirimden.. içine daldığım 7 kişiden..
Sana mesela ben kendimden bahsetmek istiyorum sevgilim.
Sadece kendimden. Sevdiğimden. Sevmediğimden. Siyasi görüşümden. İnancımdan.
İnanmadıklarımdan. Girdiğim tarikattan, çıktığım örgütten… Yaptığım reislikten
ve taptığım gurudan…
Sana ben 30 yıldan fazladır biriktirdiklerimden bahsetmek istiyorum
sevgilim. Dinlersin di mi beni? Yorgunluk baki ama dinlenilmeye dinlenmekten
daha çok ihtiyacım var.
Sana ben mesela sadece kendimden bahsetmek istiyorum
sevgilim. Sana, şiir yazmayı neden 11 yıl önce bıraktığımdan… Sana neden
yorulduğumdan.. Neden nefret ettiğimden… Neden yazdığımdan ve yazamadığımdan…
Sana mesela şiirden bahsetmek istiyorum sevgilim. 11 yıl
sonra senin için yazdığım şiirden. Ama şimdi değil… Bekle sevgilim..