2 Şubat 2008 Cumartesi

Yüzümü yüzünüze çaksanız yeridir


Tüm geçmişimi 3. sınıf bir film şirketine sattım. Filmin müziğini hamam böcekleri yapacak. Benim gözyaşlarım onların panzehiri, benim uçan perim onların peterpanı, benim abdurrahman çelebim onların pan tanrısı. Yaptığım tüm hareketler onlara göre pantomim. Benim kelimelerim onların şeker pancarı, işlenmedikçe tadı olmayan. Pantalonlarından fırlayan cinsel organlarının panama boğazını delip geçişi hayat onlar için, ama hayat benim pankreasımı iğfal etmiş. Şeker hastasıyım.

Benim gözyaşlarım elbette onların panzehiri...

Yüzümü yüzünüze çaksanız yeridir. Sizin yüzünüz hangi nasıralı marangozdan çıkma çarmıh. Benim testislerim el bombası. Sakın üstündeki pimi çekmeyin, yemin ediyorum yüzünüze patlarım.

Hangi kızıl akşamüstüydü o, sevgilimin gözlerini bulamadığım. Ellerinde ruhsuz bir cinsel devinim, dudaklarım dudaklarına kavuşamayan beşik kertmesi.

Ben bu insanların yüzünde hem de tam iki kaşının ortasında kaç kere intihar ettim. Ben bu insanların midesinde kaç kere alkol komasına girdim. Cesedimi adli tıpın morgundan çalanları bir kaşık öz suyumda boğarım yalanım yok.

Sevgilimin yüzünü heykel yapsalardı buddha nın meme ucundan kan damlardı.

Ölürsem midemden işkembe çorbası yapın. Ama önce çorçocuk tüm mahallenin sarhoş olmasını sağlayın, vasiyetimdir. Sevgilimin saçlarına da mayın döşeyin. Kimse okşamasın. Evimin bodrumunda beslediğim 3 kanatlı otistik meleğe büyükannem baksın. Bana ne öldüyse, gidin çıkarın mezarından. Melekler yağmurla beslenir, sonbaharda fazla dışarı çıkarmasın, kilo alıyor kevaşe. Ve son isteğim kediler için mart ayında kerhane açılsın. Fiyatları düşük tutun.

Pankreasım bana ihanet etti anne. Ve ben onu tam ciğerinden vurdum. Ve onlar bana hep güldüler anne, hem de hep aynı sözcüklerle. Beni madem çok unuttular, haddinden fazla hatırlatmak da benim görevim.

İntihar etmek benim için bir yaşam biçimi. Bir içim su tabirini hiç anlamam. Bir içimlik birşeyden de hiç anlamam. Tat alamam. içmem de zaten, eğer güzel bir şey olsaydı o son yudumu kimse bırakmazdı. Ben seversem bardağı bile yalarım.

Ben öldüğümde ciğerimi sokak kedilerine bağışlayın. Ölümüm hiç değilse onların bayramı olsun. Martılara bir saat içinde 5 bin tane simit atın. Obeziteden ölsün pezevenkler. Kargalara dokunmayın, kendi bokları var. Ve palyaçoların ayaklarıyla burunlarını tedavi ettirin. Öyle organ mı olur?. Estetik kaygılarım varoluşsal kaygılarımın ayak parmaklarını yalıyor.

Benim sevgililerim cüzzam yarasına benzer. Ve ben şeker hastasıyım, yaralarım elbette geç kapanır. Lütfen 3 boyutlu gözlüklerinizi takın, size ameliyat izimi göstereceğim. Salyası akanı vururum.

Ben kendime bile 5 dakika dayanamazken nasıl o kadar çok tahammül ettim onlara.

Hangi akşamüstü ölmüştü sevgilimin gözleri, gözkapaklarına sarıp gömmüştük hani. Peki ellerini nerede bırakıp da gelmişti. Hangi yüzle gelmişti o ellersiz, hangi ellerle gelmişti o yüzsüz. Ben onu değil, onun dış organlarını sevdim.

Benim sevgililerimin hep ilk kulakları ölür. Yatak odama gelin de size kurutulmuş melek kolleksiyonumu göstereyim. Korkmayın lütfen, cinsel organım bir kaç sene önce soğuk algınlığından öldü. İçini pamukla doldurduk.

Peki hangi akşamüstüydü o, hani sevgilimin gözleri sakat kalmıştı da, biz onları acı çekmesin diye öldürmüştük. Hani tanrı ellerine o gün ruh üflemeyi unutmuştu. Ne güzel. Benim sevgilimin gözleri takma, elleri ruhsuz. ne güzel.

Ne güzel..

Ne güzel...

(Yüzümü yüzünüze çaksanız elbet yeridir. Peki sizin yüzünüz hangi nasıralı marangozdan çıkma çarmıh.)

Hiç yorum yok: